Monday, 6 February 2023

bizden geriye kalan

dumanaltı insan kalabalığından bıkmış 
bir vaziyette kendimi köşeye atarken 
en bencil arzularımlar beraber senden
bir fırtına arzuluyorum hayat

yüce şans ile aramda 
soğuk rüzgarlar esiyorsa
tüm evreni alsın o soğuk rüzgarlar
anca o zaman ıslah oluruz belki

hep beraber el ele tutuşmuş
intihara doğru son sürat süzülürken 
bile yapıcıydı kurduğum hayaller
veya fazla iyimser idi

faniler meclisine yenik düşüp gitti
geriye o arzuladığım soğuk rüzgarlar 
kaldı hani o yüce şans ile 
aramda esen 

bir de bir dörtlük 
sevdiğim birinden

gönlündeki buzları sök at
dursun ellerim orada 
aldığımız her nefes teselli
yarına umutla bakmamıza
6.2.23 yeşilyayla

simsiyah

güneş yokuşlarımda saklanalı çok oldu ama hala yıldızları sayarak zaman asıyorum. doğru olanı tüm şafaklarda gördüm ama güneş yine doğacak mı pürmerak bekliyorum.

yine seyrediyorum ihtişamlı ayı
yine hissediyorum buz gibi havayı
yine mi değişen bir şey yok bu şafakta
yine aynı sonuç, aynı sonuç afakta

eğer değişimi fark etmek ise amaç
değişmeyeni bırakabilmekse miraç
kafamı karıştırmaktan bıkmadı zaman
hep aynı zaman, aynı merak, aynı mekan

gözler aynı düşüncenin arafında
ne dönüyor ayın karanlık tarafında
siyahta kaybolmak bana kaldı dünyada
bana kaldı uyanmak şu tatlı rüyada

simsiyahlar içindrn renkli şafakları bol bol izledim. ne zaman ne merak ne de ihtiras kaldı tabii. kalan tek şey yıldızlar ve onları gezinen bir tilki.
2.2.23 buca

kaderin zalimliği kalbimi kırıyor

sokaklarda tek isem bu benim işimdir
kimse kendini üzmesin.
yine de iyidir hissetmek tekliğin vezirliğini.
sırtımı yasladığım hayallerin güzelliğin
yarım kalmasına mı üzüleyim
mutluluğunu mu düşleyeyim.
yine çiçek açar bir yanım,
bir yanım ateş altında

çiçek rengi gökte beliren geleceğimiz,
gençliğimizi verirdik gerçekleşsin diye.
en nihayetinde giden bir tek geçliğimizdi.
kim demiş benim hiç üzülmediğimi
kaderin zalimliği kalbimi kırıyor.

gök en çirkin rengini gösterse de bana
benim çekmecemde yarım hayallerim var,
güzel günlerden örülü duvarlarım var yaslandığım.
efsunlu ormanlar suratıma çarpsa da kapıları
başka cennetlerin kapıları açılır elbet
yine de üzüyor yarım kalan hayaller
kaderin zalimliği kalbimi kırıyor.
21.1.23 buca

esinti esintiler ve esintilerden

bir başıbozuğun hatasıdır bu.
ta bulutların yukarisindaki yaylalardan eser,
nice ova, nice bağ, nice körfez gezer durur.
pek bir inatçıdır bu hava,
beton ormanları sabrının sonuna dek gezer.
nemli ama buz gibi eser.
tilkilerin burnunu azıcık ıslatır,
kuzgunları ağaca hapseder,
yılanları deliğine kaçırmak ister ama
öfkelenir vazgeçer.
.
bir başıbozuğun ruhudur bu.
bedenini hangi mezara gördüğünü unutmuş,
biraz öfkeli, biraz şaşkın, biraz da saf.
biz ezerken buca'nın kaldırımların,
yalı'nın sahillerini,
göztepe'nin bayırlarını 
hissettiriverir kendini bana.
elim ayağım buz tutar, gözlerim öfke dolar.
ne yapacağımı seçemez susuveririm o vakit.
yılanları, piranaları, akrepleri düşünürüm,
tilkiler, kuzgunlar aklıma bile gelmez.
riyakar ahmaklar, ikiyüzlüler deli eder beni.
sövüp saysam, zarar versem etrafıma
işte o zaman derin bir oh çeker rüzgar,
iyice rahatlar bulutlar,
mavi ladinler gurur duyar benimle.
20.1.23 buca

bhkger

-ne olacağını bilerek uyandığın her sabah senin üstüne kurulmuş bir hikayeden ibaret hala fark edemedin mi?
.madem öyle neden her gün rezil bir hayat yaşamama rağmen buna engel olamıyorum?
-çünkü hikaye senin üstüne kurulmuş olsa da sen başrol değilsin, sadece basit aciz bir figürsün
.neden ben varım o zaman, baş rol kim?
-hayatın girip çıkan herkes başrolün kendileri. onlar yaşadıkça sen de var olacaksın, yaşayacaksın. tüm bu rezilliğe şahit olacaksın ama bir şey yapamayacaksın. sebebi sen olmayan başlangıçları izleyecek, sebebi sen olmayan sonları göreceksin. bu döngüyü bozamayacak kadar acizsin. farkına varacağın tek şey bu döngü, bu döngü bir geri sayım.

karın üstüne düşüp bıraktığım izler gibi
sadece canımı acıtacak ve silinip gidecek
büyük döngüyü fark eden küçük bizler gibi
o iki yüzlülükler bilinip gidecek

sahte pozlarla süslü fotoğraflar gibi
her şeyden haberdar dönüp duracak dünya
kahpe tozlara yenik düşen raflar gibi
güzel hatırladığımız ne varsa rüya

göğü kaplamış yine suskun hırsız yıldızlar
silik bulutlar sansürlerin en sefili
sokakları süsleyen cahil, mutlu arsızlar
bu hayal kurduğum gecelerin en rezili

sonu ne olacak biliyorum bitince gece
riyakar güneş sırıtacak gece bitince
"neyse"den kurtulamamışken hiçbir hece
yine de neyse 
bu hayal kurduğum gecelerin en rezili
12.1.23 buca

avare

beynimin içi panayır gibi
sessizliğin keyfini süremiyorum
oymuşlar mı şu gözlerimi
aynada hiçbir şey göremiyorum
sorma bana nereye gider nerede yorulur bu adam
damlatırken altında durduğu her dam

gökten beynime indiler afaki düşünceler
bedenim bir bahçe içinde kurtlar gezer
yolumu kaybetmişim bilirsin
özetim böyle gider sen gelirsin
uykumu kaçırır düşünceler
geçmiyor geceler, geçmiyor geceler

beynim bit pazarı gibi
başıboşum, başıboş asfaltları eziyorum
delirmiş, yemişim azarı gibi
evden kaçıp hiçlikleri geziyorum
sorma bana nereye gider nereye saplanır bu ok
inan ben de bilmiyorum, cevabım yok

düşmeden yine geldiler, yıkılmış hikayeler
batmışım çıkmışım yok daha neler
bilirsin mezardır ilacım
komadayım olmadan bir acım
uykumu kaçırır avare heceler
geçmiyor geceler, geçmiyor geceler
20.12.22 buca

beynimin anevrizması

gözümü açtım, tavana baktım
güneş mi doğmuş, gözümü yaktı
ayağa kalktım, aynaya baktım
duvarı gördüm, duvarı mı gördüm
aldırmadım, dışarı yürüdüm
.
kar, her yeri beyaza büyümüş
bende yok bir üşüme
ne bir ürperti ne bir titreme
allah allah, ne olmuş ki ne
nasıl iyi mi böyle 
bir kavrayabilsem iyi
yürüdüm caddeleri
bahçeleri, bucanın her yerini
göremedim kimsecikleri
zaman durmuş sanki
bir başıma kaldım gibi
yazık, yazık şu halime
dengem iyice bozuldu değil mi
sen gezegenden göçtün göçeli
.
nedir şu halim, nedir şu vaktim
koca gezegen boşken
kafamdaki gürültü kimin eseri
ellerimden kayıp giden akıl selametim
reprezil değil mi, kim bozdu dengemi
nereden bilebilirdim
tuvalimin böyle çizileceğini
17.12.22 buca

bezgin

sevmediğim ne varsa hepsi şu sularda
neymiş zehir neymiş şifa, seçemiyorum
uzaklara koşsam her yanı pusularda
kalakaldım girdapta, geçemiyorum

şu efsunlu girdapta gemiler kayıp
uçurmuş beni bak uzaklara fırtına
şimdi bir küfretsem bende mi olur ayıp
hepsinden sonra mı geliyor aklına

iyi işte her şey, gel de buna inanma
sen yine de gel, yalnızken mahvoluyorum
yüzüm güler benim ama sen buna kanma
her geçen günde karanlıkla doluyorum
her şeyden çok isterim bir tutam uykuyu
29.12.22 buca 

abrakadavra

mon corps est un kadavra
fait écho per aspera ad astra
mon seul mot abrakadabra

sokaklardan akıp geçiyor onca insan
hiç olmadığı kadar canlı orman
kimi gün haybede kimi güm cesette, inan
durup seyretmenin vakti geçti artık uyan
sen uyan ki ayağa kalksın içindeki hayvan
kaç yıldır sensin yeraltında ceset arayan
bir başka olurdu hep elinde kalemle olsan
bildikten sonra faydasız ki kendine kanman
hadi artık yekvücut olup uyan
sen uyan ki ayağa kalksın şu kuyruklu hayvan

mon corps est un kadavra
fait écho per aspera ad astra
mon seul mot abrakadabra
1.1.23 buca

tilkileri sadece ölüm esir tutar

apartman ormanlarının içerisinde güz turuncusu bir tilki gibi geziniyorum.
tıpkı benim gibi hayvan silürtlerini öz edinmiş insanlardan oluşan bu habitatta bize ne zarar verebilir?
asfaltları yalayıp geçen gürültülü araçların, gök taşları gibi etrafa uçuşan hikayesiz sığ kişiliklerin süslediği ormanımıza yarı istekli bir uyum sağlama sürecini kabullendik diye özgürlüğümüzden ödün vermiş olmayız elbette.
saçma değil mi zaten özgürlüğü böyle tek celsede boşayabileceğimizi mantıklı bulmak?
her şey akıl göletinin kıyısındaki korku çalılarında başlar.
ya ormanımız üzerimize yıkılırsa,
ya asfaltın ortasında savunmasız kala kalırsak,
hayvan görünümlü, özlerin içine gizlenen şeytanlar,
sığ kişiliklerde yüzen timsahlar,
akan nehirdeki aç piranalar,
üzerimize yağması muhtemel gök taşları,
yangından kaçırdığımız düşünceler,
çekmecemizde sakladığımız kabuslar.
...
işin maddisini, manevisini, girdisini, çıktısını, gelenini, gidenini, akanını, kalanını hesaba katmamış olsak da tek nefeste bütün bunları kusunca ufak bir kaos düşleyip bilinçaltmıza biraz daha korku depoladık değil mi?
depolamayın ahbaplarım.
ne demiştik başında, her şey akıl göletinin kıyısındaki korku çalılarında başlar.
göletin kıyısına çalı ekerler; çalılar suyu emsin, arazi susuz kalsın diye.
velhasıl kelam, 
esaret akılda başlar.
korku, aklın katilidir.
ve en önemlisi ahbaplarım,
tilkileri sadece ölüm esir tutar.

bu gece kafanı yastığa koyduğunda
asla yarına uyanmak için uyuma.
bu gece yine gökyüzüne baktığında
yıldızları saymak için kendini yorma.
14.12.22 buca

bizden geriye kalan

dumanaltı insan kalabalığından bıkmış  bir vaziyette kendimi köşeye atarken  en bencil arzularımlar beraber senden bir fırtına arzuluyorum h...